Herşeyden önce mutlaka gidilmesi gereken bir şehir, İzmir İstanbul karışımı, zaten bir çok konuda aynıyız, her yeri tarih dolu keyifli bir yer Atina.
Yunanistana gittiğimde en çok sevdiğim aktivite ile başlarım genelde güne, sabah kalkıp ara sokaklarda börekçi aramak :) her zaman da bir dayının küçük dükkanı oluyor köşede, ve çok keyifli oluyor börekle kahvaltı etmek. İlk günün sabahı buldum bir dükkan, dayıdan 2 börek istedim bir de türk kahvesi yaptı bna, bildiğin minik piknik tüpünün üzerinde. Onun dışında ara sokaklarda tatlı kafeler var, oturup kahveni içebiliyorsun, ama çok farklı bişey de değil yani Moda aynı kafelerle dolu.
Müzecilikte cidden iyiler, ulusal arkeoloji müzesini gezdim ve eserleri sergileme şekilleri çok düzgün, salonları çok güzel dizayn etmişler. Gezerken kaybolmuyorsun müze içerisinde. Savaş müzesini de öneririm, dönem dönem anlatmışlar neler yaptıklarını. Helenistik dönemden önceki gaugamela, maraton gibi savaşları çok güzel anlatmışlar , persleri süpürdük batıyı koruduk yoksa heryer pers olurdu diye alttan alta mesaj veriyorlar, şmdiki ekonomik borç, o zamanın tahsilatı gibi deseler yeridir. Tabi Osmanlı'dan bağımsızlıklarını aldıkları yıllara baya yer vermişler, Anadoluya girdikleri yıllardan çok bahsediyorlar tabiki de. Güzel karpostallar var Anadolu'dan, Eskişehir, İzmir. Bir de fotoğrafların birinde yunan askeri yaralı türk askerini taşıyordu, sanırım her ülkede bu simge sıkça kullanılıyor.
Bizans müzesini çok hızlı gezmek zorunda kaldım vaktimin olmamasından ötürü, fakat görülecek çok eser var, çok güzel sunulmuş, mutlaka gidilmeli. Zaten savaş müzesinin hemen yanında olduğundan ikisi de birgünde gidilir. Bu arada bizim polemik kelimesi yunancadan geliyormuş, yunancada "polemiko" savaş demekmiş.
Acropolis dedikleri bölge malum bizim sultanahmet gibi, heryer turist, ama cidden hayretle bakıosn etrafa. Şehrin göbeğinda bir dağ, üzerinde kocaman tapınak, manzara müthiş. Akropolis'in kelime anlamı "yukarı şehir" olduğunu somut bir şekilde anlamını görüyorsun. Mutlaka görülmeli. Gittiğimde her antik bölgede olduğu gibi restorasyon çalışmaları devam ediyordu heryer vinç, ama şuna takıldım, ana tapınağın tarihçesini okurken gördüm ki, İngilizler zamanında buradaki Türklere rüşvet verip içeriden 19 heykel, 15 ayna ve 56 adet duvar süsünü götürmüşler, şu an British Museum'da sergileniyormuş. Bu sömürü aşkı nedir arkadaş ya, dünyayı sömürmüşler.
Bir akşam Zürih'ten arkadaşım Nik'in evine yemeğe gittik, tabi Denizli'den getirdiğim Buldan işi örtülere bayıldı annesi, hala anlamış değilim neresini seviolar şu örtülerin ama iyi oldu örtü ve havlu götürdüğüm. Neyse, evleri şehrin dışında güzel bir semtte, genelde hali yerinde olanlar oturuyor anladığım kadarıyla çünkü eve yakın bir bara gittik, tıklım tıklımdı ve Panathinaikoslu oyuncular falan vardı. Kriz var ya o yüzden 20 dk bekledik yer boşalsın diye :) Evdeki yemek çok keyifliydi, babası 66 yaşında teknikerlikten kendi işini kurmuş, hala çalışıyor, anne de 56 yaşında tatlı bir ev hanımı. Adamın ingilizcesi 10 kelimeydi ama 1 saat politikadan spordan konuştuk, gerçi ellerimizi bağlasan hayatta anlaşamayız da tarzanca her akdeniz ülmesinde işe yarıyor :) Adamın hayat ile verdiği en önemli öğüt de şuydu: sakın mutfağa girme, temizlik işine karışma, eğer yardım etmeye başlarsan hanımına, isteklerin sonu gelmez. Saygı duyduk yani ne dielim. Yemekler de çok güzeldi, bir zeytin verdiler, cidden tavsiye edilir, kalamata zeytini. İri ve etli oluyor, tadı gayet güzeldi. Yemek olarak da peynirli kabaklı bir turta ve pilavlı dana rosto yapılmış, tabak tabak yedim valla utanmadan. Adam da koyu panathinaikos taraftarı, olymiakos oyuncularına laf attı tüm gece.
Şehirde genelde restauranttan çok fast food var, özellikle souvlaki dedikleri bildiğimiz dürüm ve burgerciler şehrin her yerinde. Nik, krizden sonra milletin yeme işinde ucuza kaçtığını bir souvlaki ile geçiştirdiğini söylüyor. Cidden 3-4 euroya az çok doymuş oluyorsun. Ha bir de Yunanistanda hiç Burger King yokmuş, McDonalds gördüm ama Burger King göremedim. İlginç.
Akşamları Nik ve 2 arkadaşıyla dışarda takıldık genelde, çok sohbet muhabbet insanlar. Kostas annesinden bahsediyordu, geçen hafta bir düğüne gitmişler de çok güzelmiş de seninkini de görürüz yakında umarım da gibi birsürü şey söyleyip ütülüyordu beynimi dedi. Bana da tanıdık geldi bu anlatılanlar :) Çocukların da söyledikleri gibi kriz yer yer etkilemiş ülkeyi, çok kapalı dükkan var merkezde ama gece birşeyler içmeye çıkıyorsun oturacak yer bulamıyorsun, tıklım tıklım her yer. Genelde millet kriz mriz dinlemio, eğlenceye devam. Eğlenmeyi de iyi biliyor yunanlılar, haklarını vermek lazım şimdi :)
Etrafta pek mülteci göremedim, genelde sağda solda veya duyduğuma göre üniversitenin şehir merkezindeki kampüsü içerisinde bazı mültecileri görürüm diye düşünmüştüm fakat durum beklediğim gibi değildi. Nik askerliğini makedonya sınırında yapmış, 9 ay yattık diyodu, siz enazından şınav çekiyorsunuz hareketleriniz falan var, bizde direk yatış diye bir özet geçti :) bir de sınırda bazı mültecilerin polislere para verip illegal olarak sınırı geçtiklerini söyledi. Sınırda hala bir yoğunluk varmış.
Vergi konusunda da malesef bizim gibiler. Kostas'ların aile şirketi varmış inşaat üzerine, ama genelde piyasada vergi verenlere genelde enayi gibi bakıldığını söyledi, biz de salak gibi de ödüyoruz vergimizi babam sağolsun diye de ekledi. Bu sene çıkan bir kanuna göre de yıllık gelirin ne kadar olursa olsun yüzde 27sini devlet alıp seni sigortalı yapacakmış. Bu para da yanlış anlamadıysam sadece sağlık harcamaları içinmiş. Nik'in söylediğine göre bu aralar devler durmadan yeni vergiler çıkarıyormuş, sanırım Merkel ablamız el attı memlekete de paraları ödeyin diye, devlet de halktan topluyor tabi.
Haftasonu için Atina'ya yakın Spetses isminde bir adaya gittik, genelde Atinalılar haftasonu için gidiyormuş oraya. Keyifli küçük bir ada, herkes yatışta tabi tüm gün, garsonlar bile miskin. İnsanların hayatı cidden eğlence sadece. Bir hafta sonra Türklerden kurtuluş günlerini kutluyorlarmış, Kostas'ın dediğine göre olay, sebep, anlam kimsenin umrunda değil millet sevişmek için eğlenmeye gelio buraya, sorsan çoğu tam anlamını bile bilmez dedi tarihteki yerinin :) Bu kafayla bunların krizden çıkması mümkün değil.
Gelelim harcamalara. Gerçekten gezi yazarlarının de söylediği gibi bodrum çeşme falan çok pahalı kalıyor buranın yanında. İzmir'den direk Atina'ya 55dk da gidiyorsun, biletler de ortalama 300 tl. Merkezde iki farklı otelde kaldım, gecelik 30-35 euro'ya düzgün temiz bir otel bulabiliyorsun (Didim'de iğrenç bir yarı pansiyon yarı otele geceliği 200tl verdiğimi biliyorum). Şehrin heryerinde olan dürümcülerden 3-4 euroya karnını doyurabiliyorsun, içki de tabiki ucuz. Gece hayatı da öyle çok pahalı değil, mesela Atina'nın en güzel gece klüplerinden birine gittik, kumsalda falan yeri. Giriş 10 euro ve bir içkin var. Hayret ettim, girenlerin kıyafetlerine falan bakınca bu mekan girişte en az 50 tl alır diosn Türkiye'de.
Sonuç olarak gereksiz milliyetçiliğe hiç gerek yok, Atinalılar bize Atina da İzmir'e ve İstanbul'a benziyor. Rahmetli Bülent Ecevit'in de söylediği gibi Türk ve Yunan, kardeş olduğunu yurtdışında anlıyor. Nik'e de burdan tabiki teşekkürlerimi iletirim. Efharistopoli :)
Bahsettiğim börekçi dayı
Türk kahvesi ve minik piknik tüpü :)
Arkeoloji Müzesi
Atinalıların Marathon savaşında kullandıkları ok başları, birinin etine saplandığını düşününce insan ürküyor.
Müzeler gezilerim arasında bir kahve molası, Moda'da bolca var dediğim kafe bu işte.
İş hanı'nın tabelaları, bizimkiyle aynı, harfler farklı
İş hanındaki medyum mekanı :)
Seyyar satıcı en hoş semtin ortasnda dükkanı açmış, takılıyor.
Savaş müzesinde bir çok gemi maketi vardı, çok da titizlikle yapılmış, çok beğendim.
Bu amcamız da İstanbulu alırken tahtta olan hükümdar, kuşatmada ölmüş.
Bir roma lejyon kalkanı, oyunlarda gördüğüm şeyi karşımda görünce heycanlanmadım değil :)
1822'de Sakız Adası'nda bir soykırım olduğu iddaa ediliyor, bu da tasviri.
Balkan Savaşlarından kalma sancağımız
Yunan komutan Paraskevopoulos, muhtemelen Anadolu'nun bir yerlerinde toplantı halinde.
Venizelos, Sevr'i imzalarken.
Anadolu'da savaşmış Yunan general'in eşyaları
Bakkal para üstünü sakızla veriyor ise o ülkede memlekete özlemi çok çekmiyorsun :)
İlk olimpiyatların yapıldığı stadyum, çok gösterişli.
Yemek öncesi Tsipouro keyfi, zeytinlerine bayıldım, kalamata zeytini meşhurmuş zaten, mutlaka öneririm.
Komşu
Annemizin bize yaptığı yemek :)
Mantarlı peynirli tart
Yorumsuz...
Atina Akademisi olarak geçen bina, özel seminerlerde veya organizasyonlarda kullanılıyormuş.
Akademi içinden bir sınıf
Şehrin heryeri grafiti, krizin sebebinin yarısı sprey harcamaları bence o kadar fazla etrafta
Kriz sebebiyle kapalı dükkanlar
Çakma eminönü
Tavla atan dayılar, dükkan umurlarında değil
Baklava, lokum vs vs...
Syntagma meydanı, parlamento binası
Mutlaka önereceğim bir mekan, çok tatlı çalışanları var, etler çok iyi, merkezde.
https://www.tripadvisor.com/Restaurant_Review-g189400-d6852056-Reviews-Karamanlidika-Athens_Attica.html
Çok iyi pastırma yapıyorlar, soldaki dana butu, ortadaki deve, sağdaki de dana sırt. çemeni koktu biraz ama kokarsa koksun çok keyifliydi :)
Kavurmayı otlu ve patatesli yapmışlar, fena olmamış, ama az yağlıydı, belki burada bol yağlı yediğimizden kuru geldi bana.
Son zamanlarda yediğim en iyi tatlı, çok da basit. Yağlı bir yoğurt üzerine tatlı havuç, ama havucu nasıl yapıyorlar öğrenemedim. Çok hafifti ve çok lezzetliydi.
Bu da Mari, şeker mi şeker bir hanım, şef garsonumuz, sarılıp durdu bana, anacığım diyesim geldi bir ara :)
Atina gecelerine aktıktan snra tabi bir dürüm atalım dedik.
Nik'in evi
Nik'in yaşadığı mahalledeki bir kafe, oturacak yer yok neredeyse, kriz büyük belli :)
Spetses adasına geçerken
Kaldığımız otel
Sahilde düğün hazırlıkları, masanın üstü aynı bizimkiler gibi
Kokoreç AB'de yasak deriz, külliyen yalan, Yunanlılar severek yiyorlar. Biraz farklı pişiriyorlar yalnız, öyle ekmek arası falan yenmezmiş, ortaya söylenirmiş porsiyonda. Birde ortasında ciğer vard böyle pişiriyorlarmış, bizimkisi daha yağlı oluyor.
15 dakikalık tekne seyahati boyunca dedikodu yapan, Nezahat Teyzenin Yunan versiyonu, sorsan dedikodu ne demek diyen familyadan :)
Saganaki, yani tavada ısıtılmış peynir
Izgara sardalya, adamlar pişirmeyi biliyor arkadaş
Kalamar, garipti şekli biraz, ama bunlarda sos yok, bizde var sanırım kalamar sosu.
Bildiğin şiş kebabı asarak veriyorlar.
Kumsalda bir mekana gittik, giriş ücretsiz, millet kafasına göre dans ediyor, hayat bunlara güzel.
Akropolis'ten bir kare
Yine Akropolis
Tabi meşhur tapınağımız
Akropolise çıkan kapıdan dışarı baktığında müthiş manzara seni büyülüyor. Tabi her yer ev beton
Güzel bir antik tiyatroları var, tabi bunlardan bizde de çok :)
Adamlar havalimanına bile müze yapmışlar
Pırpırla gidip geldim :) Seviyorum küçük uçakları, çabuk inip kalkıyor, az kişi olduğundan kalabalık da olmuyor binerken ve inerken
Plaka denilen bölge, bizim Fransız sokağı'nın çakma ve minik hali. Keyifli bir yer ama gidilebilir.
Yunanlıların İzmir'den kaçışından bir fotoğraf
Souvlaki, yani bildiğin dürüm
Avrupa'da ilk defa sapan satan dükkanlar gördüm :)
3. Selim'in bir fetvası
No comments:
Post a Comment